Randevu Planla

    Çift ve Aile Danışmanlığı, Bireysel Danışmanlık, Cinsel Danışmanlık, Nöropsikolojik Değerlendirme ve diğer psikolojik danışmanlık randevularınız için dilediğiniz zaman arayabilirsiniz.

    İstanbul Uzman Psikolog Bilgilendirme Telefonu:
    0551 186 42 41

    E-Mail:
    [email protected]

    11 ay ago · · 0 comments

    İLİŞKİLERDEKİ GÜVENSİZLİK NASIL AŞILIR?

    Güvensizlik ve İlişkilerdeki Rolü

    Hiç, biriyle yakın  ilişki kurmak  isterken kendinizi ondan uzaklaştırmaya çalıştığınız da oluyor mu? Ya da ilişkinin en başında belki de tanışma evresinde çok daha yakın, rahat, doğal  davranabiliyorken  yakınlık arttıkça, aranızdaki bağ güçlendikçe birden bire kendi kabuğunuza çekilmek, o kişiye mesafe almak  ihtiyacı  hissediyor musunuz?  En başlarda size tatlı, sevimli, güzel gelen partner adayı bir anda ilginizi çekmeyen, yeteri kadar ‘elektrik’ hissetmediğiniz birine dönüştüğü oldu mu?Güvensizlik romantik ilişkinizde sizin için hep bir problem mi?

    Bu durumlar size tanıdık geliyorsa karşınızdaki kişiyle duygusal yakınlık kurmak, kendinizi açmak, ona güvenmek konusunda zorluk yaşıyor olabilirsiniz. Zarar göreceğim, üzüleceğim korkusuyla güven eksikliğine bağlı olarak  kendinizi geri çekme, kapatma ya da partneri aşırı kontrol, kıskançlık, şüphelenme gibi toksik diyebileceğimiz davranışlara sebep olabilir. Beni üzecek mi ya da beni terk edecek mi gibi sorular tipik güvensizlik sorularıdır.

    Güvensizlik Duygusunun Kökenleri ve Etkileri

    Hepimiz ilk doğduğumuz andan itibaren güven duymaya ihtiyaç duyarız. Bizim için önemli ötekilerin(metnin geri kalanında genelde bu kişiler anne/baba olduğu için anne/baba diyeceğim; ancak bazen babaanne, teyze gibi kişiler de bebekliğimizde bakımımızda yardımcı olmuşlarsa onlarla kurduğumuz ilişki de önemlidir.) orada, ulaşılabilir olması bizim güven duygumuzun oluşmasını sağlar. Aynı zamanda ihtiyaçlarımı gören ve karşılayan şevkatli ebeveynlerimin varlığı ile kendimi değerli ve sevilir hissederim. Ancak bazılarımız için önemli ötekilerle kurulan ilişki pek de güven verici olmayabiliyor. Tutarsız ebeveyn davranışları ya da ihmalkar ebeveynler ile büyüyen kişiler kendilerini sevilir hissetmezler. Duyguları önemsenmeyen, yeteri kadar görülmeyen ailelerde büyüyen bir çocuk, yetişkinlik hayatında da birileri tarafından gerçekten sevilebileceğine inanmakta zorlanır. Bu durumda ya kendini ilişkilere kapatır ya da bir ilişki içerisinde ‘Kesin terk edileceğim.’ Kaygısıyla hareket edip partnerine yapışabilir.

    Çocuklukta sevmek ve güvenmek karşılıksız kaldıysa erişkinlik döneminde de partnerle aynı şekilde devam edebilir. O zamanlar ailede görülmemek utanç ve değersizlik hissettirdiyse bunu doğrulayana doğru yol almak tanıdık gelir. Bir şekilde ona kendisini değersiz hissettiren partner çekici gelir; oysa güven veren, sevgi ve şevkatle yaklaşan bir partner adayı ise çekici gelmez. Çünkü birinden gerçekten o sevgiyi ve değeri hissetmek alışık olduğu bir durum değildir. Bu durumda ezberi bozmak ve kendi paternimizi görüp bize iyi gelebilecek kişiler ile yakınlaşmaya izin vermek gerekir.

    Bazen de güvensizlik duygusu önceki ilişkilerimizde aldığımız yaralardan dolayı olabilmektedir. Önceki ilişkilerinizde aldatılmışsanız  şu anki ilişkinizde partneriniz ne kadar cana yakın, dürüst, sakin, güvenilir mesajlar verirse versin yine de güvenmekte zorlanabilirsiniz. Önceki ilişkinizde almış olduğumuz yara, hissettiğimiz üzüntü, hayal kırıklığı o kadar ağır gelmiştir ki şimdi tekrardan birine kendimizi açmak, ona güvenmek ve  onunla yakınlık kurmakta zorlanır; kendinizi geri çekerken görebilirsiniz. Bu da karşı tarafın sizi mesafeli ve soğuk algılamasına sebep olarak ilişkiden uzaklaşmasına neden olabilir. Gün sonunda bilinçsizce -kendinizi korumak adına- uzak durmalarınız, yakınlığa izin vermemeniz karşınızdaki kişi ile samimi, yakın, sıcak bir ilişkiyi deneyimleme şansınızı da ortadan kaldırıyor.

    Güvensizlikle Başa Çıkmanın Yolları

    Öncelikle bir güvensizlik duygumuz var ise bunu kendimiz fark etmeli ve kaynağını tespit etmeliyiz. Çocukluktan gelen kendi özgüvensizliğime bağlı mı gelişti, yaşadığım ilişkilerden dolayı mı şu an güvensizlik yaşıyorum ya da gerçekten partnerimin güvensizlik yaratan davranışları mı var? Tüm bunları sorgulamalı ve cevabını bulmalıyım.

    Partnerimle açık bir iletişim halinde olmak, karşılıklı şeffaf olabilmek. Yaşadığımız duyguları partnerimle paylaşmak karşılıklı güveni artırıcı ve ilişki doyumu üzerinde olumlu bir etkisi olacaktır.Örneğin; “önceki ilişkimde aldatıldım ve şu an tekrardan bir yakınlık kurmakta zorlanıyorum, bu yüzden mesafeli ve ilgisiz görünebilirim zaman zaman.’ Ya da ‘güvenmekte zorlanıyorum;telefonumun saatlerce açılmamasına hızlıca bir anlam yüklüyor,  bu vb. duyguyla baş etmekte zorlandığım için ilişkiden kendimi uzaklaşırken buluyorum.’ Diyebilmek bile ilişki doyumluluğunu artıracaktır.

    Genelleme en büyük yanlıştır. Her kişi, her ilişki yeni bir deneyimdir. ‘Üzüleceğim’ endişesi ile kendimizi ilişkilere kapatmak mutlak bir yalnızlığı getirmekle birlikte hayatın canlılığını yaşamamaya neden olur.

    İlişkilerde Güveni Güçlendiren Faktörler

    Her ilişkide olduğu gibi romantik ilişkimizde de açık iletişim çok önemli. Partnerimle duygularıma yönelik konuşmak, karşılıklı beklentilerimizi dile getirmek ve doğru beklentiler oluşturabilmek ilişkide güven artırıcı davranışlardır. Rahatsız olduğumuz şeyleri birbirimize söyleyebilmek, karşılıklı saygı ve anlayış içerisinde kalabilmek, empatik bir şekilde birbirimizi dinleyip hem kendi ihtiyacımızı hem de partnerimizin ihtiyacını duyup “Nasıl yapalım?”  kısmını birlikte konuşuyor olabilmek ilişkideki güvenin zamanla oturmasına yardımcı olacaktır.

    Psikolojik Danışmanlık ve Güvensizlikle Başa Çıkma Üzerindeki Etkileri

    Tek başınıza ilişkilerde yaşadığınız güvensizliği aşmakta zorlanıyorsanız bir uzmanla birlikte bu duygu ve düşüncenizin kaynağını irdeleyebilir ve bu durumu daha baş edilebilir bir hale getirebilirsiniz. İlişkilerimizde yaşanan güvensizlik durumu çoğunlukla iyi gidebilecek bir ilişkiyi bile bozabiliyor. Gerek araya mesefeler koyularak gerek partnerimize yapışıp karşımızdaki kişiye alan tanımayarak…Hangi davranış stili olursa olsun yakın, sağlıklı bir ilişki kurulamaz. İlişkilerdeki güvensizlik kişinin hem kendisi için hem de partneri için yorucu bir ilişkiye yol açar. Psikolojik danışmanlık ile kendi yaşadığımız güvensizliğin temelini sorgulayabilir, korku ve kaygılarınız üzerine konuşabileceğiniz güvenli bir ortamın varlığı ile sakinleşebilirsiniz. Bu da zamanla yakın ilişkilere daha güvenilir bir yerden bakmanıza imkan sağlar.

    Sevgilerle…

    Uzm. Psk. Özge AKÇAY
    Persona Psikolojik Danışmanlık Merkezi –
    Merkez Mahallesi, Cumhuriyet Meydanı, No:8 Kat:1 Gaziosmanpaşa/ Istanbul .
    ☎0551 186 42 41

    Bireysel Danışmanlık, Çift Danışmanlığı ile alakalı paylaşımlarımı instagram hesabımdan ulaşabilirsiniz.

    Gaziosmanpaşa, Küçükköy, Eyüp ve çevresinde danışmanlık hizmeti almak için benimle iletişime geçebilirsiniz.

     

    ÇİFTLERDE CİNSEL SORUNLAR VE CİNSEL DANIŞMANLIK

    11 ay ago · · 0 comments

    ÇİFTLERDE CİNSEL SORUNLAR VE CİNSEL DANIŞMANLIK

    Cinsellik ve İlişkilerdeki Önemi

    Cinsellik romantik ilişkilerde karşılıklı rıza sonucu geliştiği takdirde partnerler arası bağı güçlendiren ve olumlu duyguların gelişimini sağlayan bir eylem.  Cinsellik sağlıklı ve eğlenceli bir yaşamın önemli bir parçasıdır. İlişkilerdeki cinsellik genel olarak hem özel hayatımızda hem de toplumumuzda tabu olarak görülen bir konu. İnsanlığın çok doğal bir parçası olmasına rağmen çoğunlukla ‘ayıp, günah, suçluluk’ la ilişkilendiriliyor. Günahkarlık, bedel ödeme, korku, endişe, güvensizlik,önyargı, bilgisizlikle kuşatılmıştır. Hal böyle de olunca cinsellik konusunda konuşmak, tecrübelerimizi paylaşmak ve yardım istemekten çekinir oluyoruz. Oysa cinsellik yaşamı renklendiren, daha keyifli ve eğlenceli hale getiren hayatımızın önemli yaşamsal, sağlıklı bir parçasıdır. Cinsel duygular, fanteziler ve arzular doğal olmakla birlikte hayatımız boyunca da var olacaktır.

    Cinsellik konusu çiftler arasında bile rahat konuşabildiği bir alan olmadığı için partnerimizle ilişkimizi, cinsel yaşamımızın kalitesini, cinsel sağlığımızı olumsuz etkileyebiliyor. Romantik ilişkilerimizde cinsellik salt bir zevk aracı olarak görülse de aslında partnerimizle duygusal yakınlığı da sağlayabilmemiz, birbirimizin istek ve sınırlarını öğrenebildiğimiz, karşılıklı kurduğumuz saygı gibi birçok alanda da bizi birbirimize yakınlaştırıyor. Yapılan araştırmalar düzenli ve olumlu cinsel paylaşımların partnerler arasındaki duygusal bağı güçlendirmeye yardımcı olduğunu ortaya koyuyor. Tabii ki burada cinselliğin partnerler için ifade ettiği anlam da önemli. Cinsellik; şefkatlik, yakınlık, olumlu iletişim, fiziksel bağın güçlülüğü, birlikte keyif almak ve güven gibi anlamlar da ifade edebilir. Mutlu bir cinsel yaşam için ilk önce kişinin kendi istek ve ihtiyaçlarını bilmesi, kendi bedenini tanıyıp cinsel haz noktalarını fark etmesi gerekir. Partnerlerine kendi isteklerini doğru bir iletişimle ifade edebilmeleri, neyden hoşlanıp hoşlanmadıklarını açıkça konuşmaları gerekir. Mutlu bir cinsel yaşam ilişkide de mutluluk getirecektir.

    Çiftler Arasındaki Cinsel Sorunlar ve Nedenleri

    Çiftler arasında ilişkinin bazı dönemlerinde zaman zaman, cinsel sorunlar yaşanabilir. Bunlardan bir tanesi cinsel isteksizliktir. Cinsel isteksizlik; çiftlerin birbirini arzulamaması, beklentilerin karşılanmaması olarak tanımlanabilir. Zamanla çiftler arasında tutkunun bitmesi, partneri beğenmeme, cinsellikle ilgili kendilerince oluşturulan şartlara uyulmaması (duş alma, ağız kokusu, ter..v.b) veya kişisel olarak depresyon, kaygı bozukluğu gibi sebepler cinsel isteksizliğe yol açabilir.

    Bazen de kadınlarda vajinismus veya erkeklerde erken boşalma, geç boşalma gibi nedenler de ilişkilerde cinsel sorunlar yaşanmasına sebep olabilir.

    Çiftler arasında yaşanan bir diğer cinsel problem de kadınların erkeklerden duygusal yakınlığı çok hissetmemesine bağlı olarak gelişen bir anlaşmazlık. Kadınlar erkeklerden daha duygusal ve romantik olmasını bekler; cinsel birliktelik sırasında bunu hissetmezse çiftler arasında cinsel problemler yaşanabilir. Cinsel ilişkinin monotonlaşması da cinsel sorunların oluşmasına neden olmaktadır.

    Partnerler arasında cinsel problemlerin bazıları da ilişki içerisinde yaşanmış ve çözüme ulaşamamış, geçmişte yaşanmış kırgınlıklar, partneri affetmede güçlülük, aldatılma, güven eksikliği, iletişim kopukluğu gibi sorunlar da cinsel sorunların yaşanmasına sebep olabilir.

    İletişim Kopukluğu ve Cinsel Sorunlar Arasındaki İlişki

    İletişimsizlik her ilişkide olduğu gibi burada da çiftler arasında yanlış anlaşılmalara sebep olabilir. Örneğin çiftlerden biri iş yerindeki sıkıntısından dolayı o gün birliktelik yaşamak istemiyorken partneri bunu sevilmediği, beğenilmediği ve arzulanmadığı şeklinde yorumlayabilir. Ya da erken boşalma problemi yaşayan biri bu probleminden ötürü performans kaygısı içerisinde olduğundan bir cinsel isteksizlik yaşarken partneri kendisiyle ilgiliymiş gibi yorumlayabilir. Kadın yeterince uyarılmadığı için orgazma ulaşamıyor ve cinsel ilişkiden zevk almıyorsa da bir cinsel isteksizlik yaşayabilir. Böyle bir durumda çiftler arasında bir öfke, kırgınlık yaşanır. Sorun paylaşılıp anlaşılmadığı sürece gittikçe içinden çıkılmaz bir hale gelebilir.

    cinsel terapi ve cinsel danışmanlık

    Cinsel Danışmanlığın Rolü ve Faydaları  

    Herhangi bir cinsel sorun çiftler arasında paylaşılıp değerlendirildikten sonra eğer hala bir çözüme ulaşılamadıysa cinsel sorunlar konusunda uzmanla birlikte bu konuları değerlendirebilirler.

    Cinsel danışmanlığa başvurmak için illa ki cinsellikle ilgili bir sorun yaşamaya gerek de yoktur. Çiftler cinsel hayatlarını daha doyumlu hale getirmek ve iyileştirmek için de cinsel danışmanlığa başvurabilirler.

    Cinsel danışmanlık ile çiftler arasındaki iletişim güçlenir. Doğru bilinen yanlışlar üzerine konuşulur ve gerçekçi beklentiler belirlenir. Çiftler cinsel fantezilerini keşfedebilir. Cinsel işlev bozukluğu söz konusu ise ( vajinismus- erken boşalma-geç boşalma) etkili egzersizler önerilir. Çiftlerin birbirlerine karşı isteklerini daha net ve açık bir şekilde ifade edebileceği bir güvenli alan sağlar. Özetle çiftlerin yaşamış olduğu cinsel sorunu çözümleyip çiftlerin arasındaki uyumu artırmaya yardımcı olur.

    Çözümler ve İlişkiyi Güçlendiren Adımlar

    Çiftlerin cinsel sorunlarıyla başa çıkmak için kullabileceği pratik stratejilerden bahsedebiliriz.

    Anda Kalmak: Bunlardan en önemlisi ‘anda kalabilmek’.  Birçok kişi partnerlerini tatmin edip edemediklerini düşündüklerini belirtiyor. Bu şekilde sonuç odaklı olmak andaki birçok değerli anın kaçmasına neden olabiliyor. Bu nedenle ‘acaba’ ve ‘keşke’ leri bir kenara bırakıp bilincimizin sesini kısarak andaki keyfe odaklanmak cinsel hazzı artırıcı bir etken.

    Açık İletişim: Yazımın başından beri belirttiğim bir diğer önemli kriter açık iletişim. Cinselliğe dair düşünce ve hisleri paylaşmak, dürüstlük ve şeffaflık temelli bir iletişim büyük bir konfor yaratıyor.

    Bedenini tanımak: Haz veren noktaları keşfetmek, istekleri ve sınırları belirlemek, rahatsızlığa neden olabilecek kuruluk gibi faktörleri belirleyip bu konuda adım atmak da cinsel sorunların daha az yaşanmasını sağlayacaktır.

    Birlikte keşfetmek, öğrenmek, gelişmek..: Çiftlerin cinsel hayatlarını daha da doyumlu hale getirebilmek adına birlikte gönüllü olarak cinsel hayatlarına yenilik katması, farklılıklar yapması da cinsel hazzı artıracaktır.

    Sonuç…

    Sağlıklı İlişkiler İçin Cinsel Sorunları Aşma

    Sebebi her ne olursa olsun çiftler arasında yaşanan cinsel sorunlar ilişkiyi olumsuz etkileyebiliyor. Partnerlerin birbirlerine özenle ve şefkatle davranmalarına rağmen problem çözülmeyebiliyor. Böyle bir durumla zamanla geçer demeden çiftler kendi arasında çözemiyorsa yaşanılan bir problemi fazla da zaman kaybedip ilişkiyi daha da olumsuz etkilemeden bu alanda eğitimli uzman biriyle görüşmek faydalı olacaktır. Yazının genelinde de bahsettiğim gibi cinsel danışmanlık çiftlerin ilişkilerini güçlendirip daha sağlıklı ve doyumlu bir ilişki olmasına yardımcı olacaktır.

    Sevgilerle…

    Uzm. Psk. Özge AKÇAY
    Persona Psikolojik Danışmanlık Merkezi –
    Merkez Mahallesi, Cumhuriyet Meydanı, No:8 Kat:1 Gaziosmanpaşa/ Istanbul .
    ☎0551 186 42 41

    Bireysel Danışmanlık, Çift Danışmanlığı ile alakalı paylaşımlarımı instagram hesabımdan ulaşabilirsiniz.

    Gaziosmanpaşa, Küçükköy, Eyüp ve çevresinde danışmanlık hizmeti almak için benimle iletişime geçebilirsiniz.

    ONAYLANMA İHTİYACI

    11 ay ago · · 0 comments

    ONAYLANMA İHTİYACI

    İLİŞKİLERDEKİ GİZLİ GÜÇ

     

    Onaylanma ihtiyacı başkaları tarafından hoşlanılıp onaylanmaya duyulan bir ihtiyaçtır. Hepimiz hayatımızda onaylanmak ve fark edilmek isteriz. Yapıp ettiklerimizin beğenilmesini, takdir edilmesini arzularız. Ancak kimilerimizde bu ihtiyaç o kadar yoğundur ki kişi kendi istek ve arzularını unutur hale gelip sadece diğerleri için bir şeyler yapmaya başlar. Bu kimilerimiz için anne-baba onayını almak, kimileri için de etrafındaki herkesin onayını almayı arzulamak gibi olabilir.

    Onay almak o kişi için var olduğunun, yaşadığının, fark edildiğinin ve önemsendiğinin kanıtı niteliğindedir. Yani kişi kendi değerini insanların onaylarına, fikirlerine göre belirleyip buna tamamen uyumlanarak hareket eder. Onaylanmadığı durumlarda ise zihinde başarısızlık, beğenilmeme, değersizliklik gibi duygular oluşur. Ya da küsme, pasif-agresif davranışlar, öfke, saldırgan davranışlar da sergileyebilir.

    Onaylanma İhtiyacı

    Onaylanma İhtiyacı

    Onaylanma İhtiyacı Neden Olur?

    “İnsanların onay vermesini önemserseniz, onların mahkumu olursunuz. İşinizi yapın ve geri çekilin.Dinginliğe giden yegane yol budur.”

    Lao Tzu

    Duygusal İhmalin Onaylanma İhtiyacına Etkisi:

    Hepimiz büyüdüğümüz evde anne babamız ve önemli diğer bakıcılarımız tarafından sevilmeyi, takdir edilmeyi, şefkat görmeyi, yapıp ettiklerimizin fark edilmesini bekleriz. Bizim için önemli diğerlerinden gelen övgüler, aferinler benlik saygımızı güçlendirir; özgüvenli olmamızı sağlar.

    Ancak “Bu davranışı bir daha yaparsan seni sevmem, senle oynamam, seni bir daha parka götürmem…” gibi sevilmemek veya terk edilmekle tehdit etmek ya da istemediği bir davranış sonrası anne-babanın surat asması çocukta kaygıya sebep olabilir. Anne ve babasının sevgisini kaybetmekten korkan çocuk da onların istediği gibi davranmaya başlar. Özetle çocukluk döneminde baskıcı ve eleştirel bir aile ortamına maruz kalmak kişide onaylanma ihtiyacını daha yoğun hissetmesine sebep olabilir. Ve bu durumda en doğru strateji onların suyuna giderek bizi sevmelerini sağlamak olur.

    Mükemmelliyetçi ve Doyumsuz İnsanların Onaylanma İhtiyacı

    Olumsuza odaklı ve onay görme hususunda hassas olan mükemmelliyetçiler ile doyumsuz kişiler  diğerlerinin kendileri hakkındaki fikirlerine çok duyarlıdır. Kendilerini ne yaparsa yapsın yeterli göremeyen mükemmelliyetçi kişilik özelliğine sahip insanlar için beğenilmek, takdir edilmek çok önemlidir. Ve etrafındaki insanlardan yapıp ettiklerinin onaylandığını bilmek isterler. Ebeveynleri tarafından sürekli ödülle büyütülen bir kişinin de doyumsuz kişilik özelliği göstermesi çok olasıdır. Bu kişiler de yine her yapıp ettiğinin tıpkı çocukluktaki gibi görülüp ödüllendirilmesine çok fazla ihtiyaç duyar.

    İlişkilerde Onaylanma İhtiyacı

    Onaylanmaya yönelik aşırı hassas olan kişiler arkadaşları veya partneri tarafından onay alamama halinde büyük bir kırılganlık yaşayıp çatışmaya girebilir.  Sıklıkla karşı tarafın onları onayladığına yönelik telkinlerine ihtiyaç duyar.

    Bazen de onaylanmama, beğenilmeme, reddedilme korkusuyla sorumluluk alıp kendi fikrini söylemez, isteklerini dile getiremez ya da karar alamaz. Bu da bir noktada hep karşı tarafın istediklerini yapmaya dönüşen bir ilişkiye dönüşür; ve kişi kendisini yine önemsenmediğini hissettiği bir ilişkide bulur. İçtenlik ve samimiyetten uzak bir ilişki kurulmuş olur.

    Onaylanmaya aşırı ihtiyaç duyan kişilere neden bu kadar sevilmek ve onaylanmak istediklerini sorsak “Hepimiz sevilmek ve onaylanmak istemez miyiz?” diye yanıt verir. Tabii ki hepimiz hayatımızda bunu ararız; ancak normalde kişi haz duyduğu için sevilmek ve onaylanmak isterken onaylanmaya aşırı muhtaç bir kişinin ana kaynağı sevgi değil, korkudur. Aslında bütün o uyumlu davranışları, fedakarlıkları, kendini öne koyamamaları korkudan kaynaklanır.. Yalnız kalma korkusundan..

    Sonuç..

    Onaylanma İhtiyacını Güçlendiren Sağlıklı İlişkiler:

    Onay arama ihtiyacı hisseden kişiler tam da bu yaralarını kanatacak eleştirel, mükemmelliyetçi, kendilerini beğenmeyen insanlara daha fazla çekilir, yakınlık kurabilir. Burayı fark edip sizi daha az yargılayacak, şefkatli, destekleyici kişilere hayatınızda daha çok yer açabilirsiniz. Sizi yoran kişiler ile ise etkileşimi tamamen kesebilir veya hayatınızda daha az yer ayırabilirsiniz.

    Onaylanma İhtiyacını Karşılamak İçin Bilinçli Adımlar

    Onaylanma İhtiyacı

    Onay alma ihtiyacımızı azaltabilmek için ilk olarak bu ihtiyacımızın hayatımızdaki anlamını bulup anlamamız gerekir. Onaylanmadığımızda, reddedildiğimizde ne oluyor? Kendimizi sevilmeyen ve değersiz biri olarak mı görüyoruz? Sevilmek ve değerli olmak adına her zaman karşımızdaki kişileri memnun etmek zorunda mıyız? Her yapıp ettiğim birileri tarafından kabul görmek zorunda mı? Görülmüyorsa da bu yanlış bir şey yapıyorum anlamına mı geliyor? İlk bu soruları cevaplayacağım, kendi ihtiyaçlarımı göreceğim, bunları içselleştirip sindireceğim ki sonrasında kendi isteklerimin peşinden gitmeye hazır olayım. Kendi anlamlarımı bulup kabul gördüğüm ilişkiler inşa ederek sevildiğime de böyle emin olacağım…

    Psikolojik Danışmanlığın İlişkideki Rolü ve Önemi

    Onaylanma ihtiyacını sosyal ilişkilerinde kişi nasıl yaşıyorsa seans odasında psikoloğuyla da yaşıyor olabilir. Psikoloğunun onaylayacağı şekilde davranışlarda bulunmaya çalışma, psikoloğunu mutlu etmek için hızlı bir şekilde ‘iyileşmiş’ gibi davranma gibi…

    Ancak seanslar ilerledikçe kişi şunu fark eder:  Onaylanıp kabul görebilmek için kendi istek ve arzularını ikinci plana atmak, kendi olamamak daha çok mutsuzluğa sebep olmakta.. Aslında ‘kendimiz’  olarak var olduğumuzda da bizi sevip kabul eden insanlar elbet vardır ve olacaktır…

    Korku içimize işlemiş, kendimizden vazgeçmiş, hayatlarımızı başkalarının isteklerine göre yaşamayı öğrenmiş olabiliriz.. Belki korkumuzu hafifletemeyiz; ancak korkumuza rağmen kendimize doğru adım atabiliriz.  Kendimizden başka neyimiz var ki…?

    Sevgiler…

    Uzm. Psk. Özge AKÇAY
    Persona Psikolojik Danışmanlık Merkezi –
    Merkez Mahallesi, Cumhuriyet Meydanı, No:8 Kat:1 Gaziosmanpaşa/ Istanbul .
    ☎0551 186 42 41

     

    Bireysel Danışmanlık, Çift Danışmanlığı ile alakalı paylaşımlarımı instagram hesabımdan ulaşabilirsiniz.

    Gaziosmanpaşa, Küçükköy, Eyüp ve çevresinde danışmanlık hizmeti almak için benimle iletişime geçebilirsiniz.

     

     

     

    DOYUMSUZ İNSAN ÖZELLİKLERİ

    12 ay ago · · 0 comments

    DOYUMSUZ İNSAN ÖZELLİKLERİ

    İLİŞKİLERDE BAŞA ÇIKMA REHBERİ

    “Karanlığın sızdığını görüyor musunuz çatlaklarımdan? Tutamıyorum içimde hayatımı.”
    Sylvia Plath

    Doyumsuzluk insanın her alanda mükemmeli araması, her detayda kusursuzluğu aramasıdır. Doyumsuz insan ya da mükemmelliyetçi insan kendisine sürekli yeni hedefler koyar; bu hedefler bazen gerçekleşmesi mümkün olmayan hedeflerdir. Ama o mükemmel olanın ulaşılır olduğuna inanan bir varsayıma dayanarak mükemmel olana ulaşmak adına duygu, düşünce, davranış olarak enerjisini buraya harcar. Bu da kişide bir baskı yaratarak verimliliğinin düşmesine ve kaçınılmaz olarak kendisini başarısız hissetmesine neden olur. Yaptığı işler hiçbir zaman onun için ‘en iyi’ olmadığı için hüsrana uğrar.

    Her başarısını göz ardı eden, hedeflerine ulaşsa bile kısa süreli bir mutluluk yaşayıp sonrasında tekrardan yetersizlik- doyumsuzluk düşüncesiyle birlikte yeni hedefler oluşturan bir döngüye kapılır. Kusursuz olanın peşinde olduğu için çabalamasının onun için bir anlamı yoktur; önemli olan onun için sonuçtur; yani başarı.. Siyah ya da beyaz gibi keskin sınırları vardır. Kişinin kendi özdeğerini performansı belirlediği için hatasız ve mükemmel olması gerektiğine inanır. Mükemmel olduklarında, hata yapmadıklarında ya da başarılı olduklarında diğerlerinin onu daha çok seveceğini veya diğerleri tarafından daha çok kabul görüleceğini düşünür.

    Doyumsuz- mükemmelliyetçi insanlar, genellikle olumsuzluklara odaklanır. “Şunu daha iyi yapmalıydım.” gibi cümlelerle kendilerini aşağılayıp azarlarlar. Standartlarını yakalayamadıkları zamanlara daha çok odaklanıp yakaladıkları zamanları ise genelde görmezden gelirler. Bu da kişide stres, deprosyon, kaygı gibi psikolojik rahatsızlıklara sebep olabilir.

    İlişkilerde Doyumsuzlukla Başa Çıkma Rehberi

    Doyumsuzluğun Kaynakları ve Nedenleri

    Erken çocukluk deneyimleri ve yetiştirilme tarzı kişide doyumsuzluğa sebep olabilir. Başarının güçlü bir şekilde vurgulandığı, sevgi ve onayın başarıya bağlı olduğu, eleştirel, talepkar ebeveynlerin varlığı ile sadece başarılı olduğu zaman ebeveynleri tarafından görüldüğü ailelerde yetişen çocuklarda mükemmelliyetçi eğilimler geliştirme olasılığı daha yüksektir. Ebeveynler bireyin hata yapmasına izin vermezse ya da birey ebeveynlerden onay almak için olağanüstü çaba harcaması gerektiğinde mükemmeliyetçilik oluşabilir.
    Anne-baba ya da öğretmenlerimiz tarafından sevgi, onaylanma, kabul görme gibi ihtiyaçlarımızın karşılanmadığı durumlarda benlik saygımız düşer. Bu ihtiyaçlarımızı karşılamak ve özsaygımızı kazanmak için birtakım davranışlar sergileriz. Görülmek adına sürekli bir çaba içerisine gireriz. Onlar bizi görmedikçe sanırız ki eksik olan, kusurlu olan benim. Eğer kusursuz, yeterli olsaydım annemle babam beni görürdü. Ben yetersiz biriyim ve hayal kırıklığıyım ailem için. Onlara layık bir çocuk olmam için daha da güzel, daha da iyi şeyler yapmalıyım… Böyle başlar genelde mükemmeliyetçilik.. Derin bir yetememe hissiyatıyla tatmin ve yeterlilik duygusu kişide bozulur; depresyona, kaygıya neden olur.

    Kültürel ve toplumsal beklentiler de kişide bir doyumsuzluğa-mükemmelliyetçiliğe sebep olabilir. Özellikle Türkiye’de ‘erkek’ cinsiyetine yönelik toplumsal beklentiler kişi üzerinde bir baskı yaratıp kendisini daha da yetersiz hissetmesine sebep olabilmekte.

    Başarılı bir çocukluk geçmişi de başarısızlık korkusuna yol açabilir. Ya da tam tersi olarak başarısız bir çocukluk geçmişi ile o dönemdeki yoğun eleştirilerle birlikte hayal kırıklığı yaratmış olduğu düşüncesiyle birlikte bireylerde gelecekteki eleştirilerden kaçınmak amaçlı mükemmeliyetçiliğe itmiş olabilir.

    İlişkilerde Doyumsuzluk..

    “Mükemmelliyetçilik beraberinde kaliteli(!) yalnızlığı getirir.”

    İlişkilerde doyumsuzluk iki şekilde görülebilir. Biri yukarıda da bahsettiğim gibi kişi nasıl ki kendisinde kusursuzluğu arıyorsa karşısındakinde de bu kusursuzluğu arar ve onu en basit bir hatasında ağır bir şekilde eleştirebilir.

    Ya da seçeneklerin varoluşu ile birlikte kişi var olan ilişkisini yetersiz görüp sürekli yeni-daha yeterli bir ilişki arayışına girer. Sürekli bir doyumsuzluk halinde olup bir doyma noktasına bir türlü gelememe hali yaşar. Onla olmazsa öteki-daha iyisi var diyerek ilişkileri hep kısa süreli olup bir kararsızlık hali görülür. Kişi bir türlü tatmin edici bir ilişki yaşayamaz; çünkü hayalindeki o mükemmel ilişkiye bir türlü kavuşamaz. Bir buluş hali olmaz; sürekli bir arayış halinde olur kişi. Ve yaşadığı ilişkilerinde de tekrar tekrar bir hayal kırıklığı yaşar; çünkü partneri ne yaparsa yapsın onun için hep bir eksiklik-uyumsuzluk hisseder. Yüksek beklentileri de karşılanmadığı için partnerine bir kızgınlık hisseder ve çatışmalar yaşanır.

    Doyumsuzluk hali ilişkilerinde bazen kişiyi aldatmaya da götürebilir. Çünkü var olan ilişkisi kişiye yetmez ve bir yenilik arar. Zanneder ki ‘kusursuz, mükemmel’ bir ilişki mümkün ve ona ulaşmak için de sürekli bir arayış içerisinde kalır. Ama gerçeklikte kusursuz bir ilişki mümkün olmadığı için aradığını bir türlü bulamaz ve tatminsizlik yaşar.

    Sağlıklı İlişkiler İçin Pratik Öneriler

    Sağlıklı ilişkiler için pratik öneriler

    İlişkilerde bu doyumsuzluk halini inceleyebilmek, kendimize bakabilmek kadar karşımızdaki kişiye de gerçekçi bir şekilde değerlendirebilmek önemli. Karşımızdaki kişiyle gerçekten iletişim kurabiliyor muyum, sevdiğim, değer verdiğim şeyleri onunla rahatlıkla konuşabiliyor muyum, beni anlıyor mu, ben onu anlayabiliyor muyum, düşüncelerimiz aynı olmasa bile birbirimizi dinleyebiliyor muyuz, fikirlerimiz uyuşmasa bile birbirinden çok mu uzak yoksa kabul edilebilir bir noktada mı, ortak hedef ve hayallerimiz var mı, benimle birlikte hedeflerimde heyecanlanıyor mu, hayatı benim istediğim standartlarda mı yaşıyor yoksa aramızda çok mu fark var.. ? gibi sorular ile ilişkinizin sizin için iyi olup olmayacağını değerlendirebilirsiniz.

    Kişisel Gelişim ve Doyumsuzluğun Üstesinden Gelme

    Doyumsuz-mükemmelliyetçilik ile başarılı bir şekilde baş edebilmek için kişinin kendisine karşı daha şefkatli ve kabul edici bir tutumu benimsemesi gerekmektedir. Bu sürekli bir çabayla ve kabulle olabilir. Olumlu onaylamaları hayatın içine dahil etmek, gerçekçi hedefler koymak, hataları bir öğrenme fırsatı olarak görmek de doyumsuzluk hissiyatını kırmaya yardımcı olacaktır. Sürekli eleştiren o iç sesi susturup hatalarımız karşısında ‘Hayal kırıklığına uğradım; ama hala özümde iyi bir insanım.’ diyebilmek sağlıklı bir yaklaşımdır. En büyük adım kendinize bu merhameti gösterebilmektir… Kendinize bu öz şevkati gösteremiyorsanız uzman psikologlardan danışmanlık almak da doyumsuzluk hissiyatını sağaltmaya yardımcı olabilir. Siz de benzer durumlar yaşadığınızı düşünüyor ve tek başınıza baş etmekte zorlanıyorsanız uzman bir psikologtan destek alabilirsiniz.

    Unutulmaması gerekiyor ki asıl mükemmelliyetçilik bir kusurdur. Çünkü mükemmellik diye bir şey yoktur. Bizler her zaman kusurları olan, eksiklikleri olan aciz bir insanız. Bu insan olmanın bir sonucudur. Bu kısmı kabul edip kendi kusurlarımızla, eksikliklerimizle barışmazsak hayat bizim için çok daha zorlayıcı olmaya başlayacaktır.

    Sevgiler…

    Uzm. Psk. Özge AKÇAY
    Persona Psikolojik Danışmanlık Merkezi –
    Merkez Mahallesi, Cumhuriyet Meydanı, No:8 Kat:1 Gaziosmanpaşa/ Istanbul .
    ☎️0551 186 42 41

    Bireysel Danışmanlık, Çift Danışmanlığı ile alakalı paylaşımlarımı instagram hesabımdan ulaşabilirsiniz.

    Gaziosmanpaşa, Küçükköy, Eyüp ve çevresinde danışmanlık hizmeti almak için benimle iletişime geçebilirsiniz.