4 sene ago · psikologozgeakcay · 0 yorum
Joker Filmi ve Karakter Analizi
Joker Karakter Analizi
Joker. Gotham gibi zor bir şehirde, anne ve baba travmaları ile yaralı, psikolojik rahatsızlıkların pençesindeki, toplum tarafından dışlanmış komedyen Arthur Fleck’i Joker’e dönüşmesinin hikayesi…
Arthur, babasız büyümüş, annesiyle yaşayan komedyen olma heveslisi bir palyaço ama- pek çok diğer sorunun yanında – insanlarla ilişkileri sorunlu ve komedyen olarak diğer insanların neyi komik bulduğunu dahi ayrıştıramıyor. Zor çocukluğunun üstüne, onun gibileri kollamayan şehirde insanlarla ilişki kurma düzlemini bulamadıkça birçok psikolojik sorun biriktirmiş. Bunlardan biri dürtü kontrol bozukluğu olarak yaşadığı gülme krizleri.
Joker; bencil, kaba, küçük adamlara kıymaktan çekinmeyen sisteme karşı Arthur’un yitip Joker’in zuhur etmesi sürecini anlatıyor. Öldürülen 3 borsacı genç adamın günlerce televizyon bültenlerini, gazete manşetlerini süslerken Arthur “ben (ve benim gibiler) ölsem üstüme basar geçersiniz” diyor. Film boyunca da aşağıdakiler- Arthur gibiler yakınlaşıyor ve Joker’i kahraman olarak görüyorlar.
Neden Joker İsmi?
Joker, normalde bir oyun kartının adı ve bu kart her durumda kurtarıcı bir görev görüyor. Filmde Joker de aynı bu işlevi görüyor. O her ne kadar “kötü” olarak tanınsa da aslında hepimiz onu kahraman olarak biliyoruz.
Joker’in İçsel Psikolojik Çatışmaları
Joker gülüşleriyle eğlendirdiği, çocuksuluğuyla ve esprileriyle bizleri kahkaha tufanına tuttuğu kadar bir yandan da ürküten, şiddet içerikli eylemleriyle korkutan bir karakter. Ünlü psikoloji kuramcısı Freud, her insanın içinde hem yaşam/cinsellik hem ölüm/saldırganlık iç güdüsünün olduğunu söyler. Freud, her insanın bu iki temel dürtüyü dengeli bir şekilde yönetebildiğinde sağlıklı olduğunu ifade eder. Bizim karakterimiz Joker bilakis bu iki dürtüyü dengeli bir şekilde yaşayamaz ve bu da onun ruhsal çatışma yaşamasına sebep olur. Aslında bu iki zıt yön hepimizin içinde var ama Joker bunları dengeleyemeyen bir karakter.
Peki sebebi ne?…
Sebebi tabi ki erken yaşamdaki deneyimler. Geçmiş çocukluk yaşam deneyimleri kişide travmaya sebep olarak kişiliğin oluşmasında etkili olabiliyor. Bu sebeple her zaman dediğimiz gibi özellikle 0-3 yaş olmakla beraber genel itibariyle çocukluk yaşamındaki deneyimler karakterimizin oluşmasında en etkili dönemdir… Joker’de de çocukluk yaşantısının pek parlak olmadığını filmde görüyoruz.
Joker annesinin kendisine “Mutlu” lakabını takması üzerine bu lakabın deyim yerindeyse hakkını vermek için çeşitli organizasyonlarda palyaçoluk işini yaparak geçimini sağlıyor. Halbuki, bu onun içinden gelen şey değil! Joker, gittiği psikoloğa “Hep negatif duygular yaşıyorum” diyor. Joker, aslında kendini sevgisiz ve değersiz görüyor. Ama o her şeye rağmen gülüyor ve espriler yapıyor; hatta aslında bu onu yansıtmasa da palyaçoluk yapıyor. Aslında burda yine Freud’un savunma mekanizmalarından bastırmayı kullandığını görebiliyoruz. Yapmış olduğu maske onun kötü duygu ve düşüncelerini gizlemek için bir yol sadece.
3 zengin borsacının öldürülmesi üzerine kullandığı; “Yerde yatan ben olsam üzerime basıp geçerdiniz.” sözü de yerleşik sistem de her zaman alt sınıfın ezildiğini, ezileceğini ve hor görülmeye devam edileceğini vurguluyor. Belki de bu yüzden seviyoruz Joker’i ve kahraman ilan ediyoruz. Belki de Joker bizim içimizden bir yerleri okşuyordur…
Joaquin Phoenix’in adeta efsaneleştiği, sahneleriyle, kahkahasıyla sizi karaktere daha da yakınlaştıran, onun psikolojisi içine daha da girebileceğiniz harika bir performans ve film olmuş. İzlenilesi…
“Joker” Karakter Analizi paylaşımlarımı instagram profilimden takip edebilirsiniz.
Etiketler: Cinsellik ve Saldırganlık Dürtüsü, Çocukluk Deneyimleri, Depresyon, Erken Çocukluk Travması, Film, Film Analizi, Freud, Freud Dürtü Kuramı, İçsel Psikolojik Çatışma, Joker, Joker Film Analizi, Joker Filmi, Sinema, Travma, Yaşam Önerileri, Yaşam ve Ölüm Dürtüsü Kategoriler: Yaşam Önerileri