4 sene ago · psikologozgeakcay · 0 yorum
Romantik İlişkilerde Bağlanma Korkusu
İlişkilerde Bağlanma Korkusu…
Bağlanmaktan korkmak sıkça görülen bir durumdur. Bazı kişiler reddedilme ya da terkedilmeye o kadar duyarlıdır ki ilişkilerde bağlanma korkusu nedeniyle en küçük yakınlaşmalara bile izin vermezler. Bu kişiler ya partner edinemez ya da çok sık partner değiştirirler. Uzun süreli ilişki kuramayan, günübirlik ilişkiler yaşayan, ilişkilerini sadece cinsellik üzerine temellendiren kişiler tam olarak bağlanmaktan korkan ve kaçan kişilerdir. Bu tarz kişiler hayatlarında duygusal ilişkiye izin vermezler, aşık olmaktan uzak dururlar; çünkü duygusal yakınlık onları korkutur. Bunun en önemli nedeni bağlanma sorunları yaşamaları yani bağlanamamalarıdır.
NEDİR BU BAĞLANMA SORUNU?
Doğduğumuzdan itibaren ihtiyaçlarımızı karşılayan kişilerle aramızda oluşan ilk bağlar, dünyayla ve diğer insanlarla kurduğumuz bağların öncülüdür. Bakıcımız tarafından sevilmek, sahiplenilmek, korunmak, önemseniyor olmanın iki işlevi vardır:
- Bir taraftan kendilik algımızda olumlu bir bakış açısı oluşurken yani kendimizi değerli bir birey olarak hissederken
- diğer taraftan başkalarının da olumlu, güvenilir olduğuna dair bir duygu gelişimine neden olur.
Geçmişimizde bu ilk bakıcı ile oluşturulan ilişki modeli hayatımızın ileriki yıllarındaki ilişki biçimlerine de yansır. Bebekliğimizde her ihtiyaç duyduğumuzda ilgi gecikmeden geldi ise kendimizi değerli, başkalarını da güvenli olarak algılarız ve güvenli bağlanırız. Bu bağlanma tarzıyla duygu ve düşüncelerimizi başkalarına açmaktan, ihtiyaçlarını ifade etmekten çekinmez, kolaylıkla yakın ilişkiler kurarız. Hem kendimize hem bağlandığımız kişiye değer veririz. İstenmek, değer verilmek, özen gösterilmek, ilgilenilmek, bakılmak, fark edilmek, aranmak ya da hatırlanmak kabul edilmeyi gösterirken; umursanmamak, önemsenmemek, görülmemek, yüzü çevrilmek, cevap verilmemek ya da unutulmak gibi davranışlar da bir gerçekliği olsun ya da olmasın reddedilmeyi ifade eder. Bu sebeple güvensiz bağlanan kişiler yakın ilişkilerinde gerçekliği olsun veya olmasın en ufak bir reddedilme karşısında kendisini yoğun bir şekilde değersiz hisseder.
Anneyle tutarsız ilişki, eşe de güvensizlik duygusu oluşturabilir.
Bebekliğinde anneyle tutarsız bir ilişki oluşturan bireyler ilişkilerde kendilerine ve partnerlerine güvenmezler. Sevgililerinden kuşku duyarlar. Terk edilme endişesi enselerindedir. Terk edilmeyi önleyebilmek için aşırı ilgi, aşırı fedakarlık, ya da ilişkileri hiç sürdürememe ve hızla terk etme yöntemlerine başvurabilirler.
Sevgililerinin sadakatinden kuşku duyarlar; özel eşyalarını sık sık karıştırırlar. Ne yediği, ne içtiği, nerede olduğu, ne giydiği hep dert olur. Terk edilme endişesiyle sevgililerine sık sık telefon eder, mesaj yazarlar ve yanıt alamayınca felaket düşüncelerine kapılırlar. Bu felaketler arasında sevgilisinin kendisini aldattığı gibi düşüncelerin yanısıra sevgilinin başına bir kaza vs. felaket geldiği şüphesi de olabilir.
Boyun eğici bir tutumları olabilir ve bu ilişkilerde kendi ihtiyaçlarını baskılayıp hep ötekinin boyunduruğu altında olmaya ve sonuçta duygusal yoksunluk yaşamaya sebep olabilir.
Bazı güvensiz bağlanmış kişiler yakınlıktan adeta korku duyarlar ve bunlar ya yalnız kalmayı seçer ya da birisi hayatlarına girerse sanki işgal edilmişler gibi aşırı tepki verip “özel alanlarına” müdahale edildiğinden yakınıp ilişkiyi bitirebilirler.”
Peki, bu hep böyle mi gitmek zorundadır?
Elbette bebeklik çağında ebeveynlerle (özellikle anneyle) olan ilişkiler ve bağlanma şekli ileride kişilerin ilişkilerinde nasıl davranacaklarını etkileyen önemli bir faktördür. Fakat bireyler güvensiz bağlanma tarzlarını yaşadıkları deneyimlerle değiştirip şekillendirebilirler. Güvenli bağlanmaya sahip kişilerle kurulan ilişkide kendi yaşadıkları durumu değerlendirip bu durumu değiştirebilirler. Ayrıca, psikoterapi sırasında terapist ve danışan arasında kurulan güvenli bir bağlanma, bu kişilerin güvensiz bağlanma stillerini değiştirmelerinde oldukça önemli olan temel adımlardan biridir.
Tüm bunların yanı sıra şunu da belirtmekte fayda var… Bağlanma korkusunun temeli yaşamın ilk yıllarında anneyle kurulan ilişkiye dayalı olsa dahi elbette yalnızca çocukluktaki ebeveyn ilişkileri ile açıklamak mümkün değildir. Her ilişkide karşı tarafın ve zamanın şartlarının etkisi de bağlanma korkusu geliştirmeye yol açabilir.
Etiketler: Bağlanma Sorunu, Bağlanma stili, Bireysel Danışmanlık, Bireysel Psikolojik Danışmanlık, Çift İlişkileri, Flört, Gaziosmanpaşa Psikolog, Güvenli Bağlanma, İlişki, Kaçıngan Bağlanma, Özgüven Problemi, Romantik ilişki Kategoriler: Yaşam Önerileri