Randevu Planla

    Çift ve Aile Danışmanlığı, Bireysel Danışmanlık, Cinsel Danışmanlık, Nöropsikolojik Değerlendirme ve diğer psikolojik danışmanlık randevularınız için dilediğiniz zaman arayabilirsiniz.

    İstanbul Uzman Psikolog Bilgilendirme Telefonu:
    0551 186 42 41

    E-Mail:
    [email protected]

    5 ay ago · · 0 comments

    Herkes Beni Sevmeli (Mi?)

     

    Herkes beni sevmeli mi? Herkes Beni Sevmeli Mi?

    Siz hiç, bir yemeği herkesin çok sevdiğini duydunuz mu? Mesela patlıcan yemeği.. Kimi bayılır o yemeğe kimi ağzına almaz. Yemekten nereye bağlayacağımı gelin anlatayım..

    Hayatımın bir döneminde herkes tarafından sevilmek benim için çok önemliydi. Öyle ki bilinçli olarak bunu bu yüzden yaptığımın farkında olmasam da sırf sevileyim diye birilerinin ihtiyaçlarına daha çok koşturduğum, ne kadar iyi bir kız desinler diye daha özverili davrandığım yerler oluyordu. İçten içe şöyle de diyordum kendime “Beni sevmemeleri için hiçbir gerekçeleri yok.” Hatta benden hoşlanmadığını duyduğum birileri olunca çok şaşırıyor; anlam veremiyordum buna. Bir gün ben yine kendimce bu kadar etrafa gülücük saçan, kendi iyi oluş halimle ilgilenirken o zamanlar çalıştığım iş yerinden bir arkadaşım bana birden “Sen müdürün ajanı mısın?” diye sormuştu. O kadar şaşırmış ve kendimi kötü hissetmiştim ki; nasıl olur da benim için, iş yerinde olan bitenleri müdüre ilettiğimi düşünebiliyor diye kendimi yiyip durmuştum. Ben kendimi ‘iyi’ biri olarak görsem de birileri beni ‘kötü’ yapmıştı işte. Ve o soru bende hani derler ya ışık yandı beynimde diye gerçekten de öyle bir his yarattı. Gördüm ki ben ne yaparsam yapayım, karşımdaki insan kendi algılayış biçimine göre benim davranışlarımı yorumluyor. Ve şunu da sorguladım: benim ne özelliğim ya da nasıl bir gücüm var ki herkes tarafından sevilmeyi bekleyebiliyorum?

    Şu an geldiğim noktada biliyorum ki beni sevmeyen, davranışlarımdan hoşlanmayan, belki beni soğuk ya da belki fazla samimi bulan birileri var ya da vardır.. Benim soğuk gelen bir tavrım mesafeden hoşlanan birine iyi gelebileceği gibi samimiyeti, sıcaklığı seven birine kendini kötü de hissettirebilir…
    İşte bu yüzden herkesin beni sevebileceği bir kişiliğim olmasının mümkün olmadığını biliyorum artık. Ama bu kişiliğimle, bu halimle, sevmeleri için ekstra bir uğraş içerisine girmeden de sevilebiliyorum. Daha da fazlası olsun, herkes sevsin gibi imkansız bir uğraşa girmeme gerek kalmıyor..

    O halde Gibi dizisinden alıntılayalım. “Sağlıklı bir insanın biraz da sevilmemesi gerekiyor canım kardeşim..”

    Başta da dediğim gibi patlıcan yemeğini herkes sevmeyebilir.

    Hayatınızda sizi seven ve değer veren insanlara rast gelmeniz dileğiyle. 🌸

    Uzm. Psk. Özge Akçay

    Danışmanlık hizmeti için bilgi almak adına bizimle iletişim kurabilirsiniz.

    Bireysel Danışmanlık, Çift Danışmanlığı ile alakalı paylaşımlarımı instagram hesabımdan ulaşabilirsiniz.

    3 yıl ago · · 0 comments

    Kirpi İkilemi-Mesafe Ayarı

    Kirpi ikilemi…Mesafe Ayarı

    Size bugün kirpi ikileminden bahsetmek istedim. Kirpi ikilemi insan ilişkilerindeki yakınlığın ve özel alan ihlallerinin getirdiği sorunları, kirpi hayvanının davranışlarıyla modellendiği bir teoridir…

    Arthur Schopenhauer tarafından dile getirilen metafor. Bir grup kirpi dondurucu soğuğun olduğu kış günlerinde hayatta kalabilmek için birbirlerine sokulur ve ısınmaya çalışır. Yeteri kadar ısırdıklarındaysa oklarının birbirlerine batmasından dolayı yaşadıkları acıyı fark eder ve birbirlerinden uzaklaşırlar. Ama bu kez de tekrar donma tehlikesiyle karşı karşıya gelirler.

    Belli bir süre yakınlaşıp uzaklaşarak oklarının acısına katlanabildikleri uzaklığı ve donmayacakları bir yakınlığı bulurlar.

    Bizler de kendi içsel boşluk ve monotonluk hissinden kurtulmak için birbirimize yakınlaşma ihtiyacımızla birbiriyle çelişen ve dayanılmaz gibi gelen farklılıklar nedeniyle gereksindiğimiz ‘mesafe’ ihtiyacı çatışır durur.

    İnsanların günlük hayatta birbirlerine katlanabildikleri ve yakınlık ihtiyaçlarını giderebildikleri mesafeyi bulabilmelerinin önündeki en önemli engel iletişim eksikliğidir.

    İhtiyacımız olan duygusal yakınlığın yaşanabilmesi için kendi istek, arzu ve ihtiyaçlarımızı gözetmekle birlikte karşı tarafın da istek, arzu ve ihtiyaçlarını dikkate almamız gerekiyor.

    “Fazla yakınlık tez ayrılık getirir.” Atasözümüz de kirpi ikilemine bir örnek olsa gerek. Birbiriyle mesafesiz, sınır bilmeyerek kurulan ilişkiler bir süre sonra hüsran yaratabiliyor. Oysa diğer kişilerden bağımsız hareket edebilmek, kişisel ilgi alanlarımızla meraklarımızla ilgilenmek insan ilişkilerimizi daha da güçlendiriyor.

    Bireysel Danışmanlık, Çift Danışmanlığı ile alakalı paylaşımlarımı instagram hesabımdan ulaşabilirsiniz.

    Gaziosmanpaşa, Küçükköy, Eyüp ve çevresinde danışmanlık hizmeti almak için benimle iletişime geçebilirsiniz.

    4 yıl ago · · 0 comments

    İlk ve Son Dizi İncelemesi

    “Bütün boktanlıklarımızın sebebinin ailemizin boktanlıklarından olması ne kadar boktan di mi?”

    İlk Ve Son

    Blu TV özel yapımı olan İlk ve Son Dizisi… “Deniz ve Barış’ın 10 yıla yayılan ilişkilerinin hikayesi. 20’li yaşlarının ortasında tanışan iki gencin, boşandıkları güne kadar geçen; bazen güneşli, bazen bulutlu, bazen fırtınalı, bazen imkanlı, çoğu zaman imkansız aşk hikayesi. her ilişkide yaşanan mükemmellik dönemi, sıradanlaşma dönemi ve bitiş dönemine odaklanıyor.”  Dizinin Blu TV’deki kendi tanıtımından…

    Henüz sadece ilk bölümünü izleyebildim dizinin. Ama ilk bölümün etkisiyle izlediğimin ertesi günü hemen bir yazı yazmak istedim diziyle alakalı. Bu diziye yönelmeme sebep olan ilk etken Özge Özpirinççi’nin instagram hesabında yayınladığı Onur Basturk ile röportajna vermiş olduğu cevaplar oldu. Vermiş olduğu cevaplar hem diziyle alakalı hem de kendiyle alakalı çok farkındalıklı cevaplar ve hepimizin aslında bir şekilde kendinden bir şeyler bulabileceği bir tarafı var.

    Örneğin;

    O. Bastürk: “Nezaket her zaman iyi midir? Bazen içindeki öfkeyi dışarı yansıtmak gerekmez mi?

    Ö. Özpirincci: “Çok güzel bir şey söyledin! Kendimle ilgili son iki yıldır çok düşündüğüm bir şey bu. Küçüklüğümden beri bastırdığım öfkenin hayatımda nasıl yer bulacağı konusu. Çünkü ben şöyle büyütüldüm: Kibar ol, nazik ol, mütevazı ol, iyi ol, mutlu ol, bardağın hep dolu tarafını gör. Hatta arkadaşlarım Polyanna diye dalga geçerdi benimle. 30’umdan sonra “Bir dakika ya , benim de içimde öfkeye dair bazı duygular var.” Demeye başladım. Tamam küçükken annemle babam “ Hayır Özge öfkelenemezsin.” Demiyordu ama hep pozitife yönelikti. Negatif duyguları reddetme hali vardı. ÖFKEYİ KENDİMDE HAK GÖRMÜYORDUM.ŞİMDİ HAK GÖRMEYE BAŞLADIM. .”

    İlk ve Son - Dizi 2021 - Beyazperde.com

    Olay Örgüsüne Dair

    Dizi; bir ilişkinin ilk zamanlarındaki yoğun sevgi bağıyla bağlı bir çiftin zamanla nasıl bir toksik ilişkiye dönüştüğünü anlatıyor.

    Karakterlere bakacak olursak…

    Özge Özpirinççi’nin hayat verdiği Deniz karekteri mutsuz bir evliliğin ikinci çocuğu. Babası tarafından hayal kırıklığına uğrayan biri… Asi, anlık kararlar alan, uçarı biri olmakla birlikte duygularını daha çok içinde yaşayan biri olarak yansıtılmış ilk bölümde. Özellikle kızgın veya üzgün olduğunda ağlamak yerine kendini sıkıp somatik bir tepki vermesi (mide bulantısı) dikkatimi çekmedi değil.

    Salih Bademci’nin canlandırdığı Barış kendi tanımıyla tam bir yengeç. Ağlamaktan çekinmeyen biri; ancak ağlaması onun  öfkesine engel olmuyor. Aksine daha çok öfkesini kontrol edemeyen bir hale bürünüyor. Abisinin erken yaştaki kaybından ötürü annesinin Barış’a karşı -Barış’ın ifadesiyle- ‘boğucu,yorucu’ bir sevgi ilişkisine dönüşen bir anne-oğul ilişkisinin varlığı mevcut.

    Bu çiftimizin bir de sevimli bir oğlu var: Can. Her çocuk gibi anne-babasının boşanmasını istemeyen, tekrar bir araya gelsinler umuduyla yanıp tutuşan bir çocuk… Yine dikkatimi çeken ve aslında güzel bir örnek olduğunu düşündüğüm bir sahneden söz etmek istiyorum. İlk bölümde çiftimizin köpeği tam da Barış ve Deniz Joe’nun yani köpeklerinin kimde kalacağını hararetli bir şekilde tartışırken Joe açık kalan camdan kaçıyor ve kayboluyor. O sırada evde tartışmalarına tanık olan biri daha var; Can. Sonradan öğreniyoruz ki camı açık bırakıp kaçmasına sebep olan Can’mış. Çünkü Joe giderse anne ve babasının barışacağını düşünüyor. Çocuklar bazen bu örnekte olduğu gibi anne-babasının arasındaki iletişimsizliği tek bir sebebe bağlayabiliyorlar. Hatta bu bazen kendileri oluyor. Yani kendilerini anne babalarının tartışmalarının sebebi olarak görebiliyorlar. Burada önemli olan ebeveyn olarak çocuklarına tartışmalarının sebebinin onlardan kaynaklı olmadığını açık bir dille aktarmak gerekiyor. Yoksa çocuklar kafalarında çok farklı senaryolar üretebiliyor.

    SONUÇ…

    Aile içi dinamiklerinin de etkisiyle farklı açılardan ama ikisinin de yaralı olduğunu hissedebiliyoruz. İlk etapta bu yaralı iki kişi birbirine iyi gelirken bir süre sonra kendi içlerine dönüp hiç bakmadıkları için yani o yaraları iyileştirmedikleri için ilişkilerine de yansıtarak giderek birbirlerine zarar veren toksik bir ilişkiye dönüşümün hikayesi. Aslında günümüzde çoğu ilişki dinamiklerinde gördüğümüz benzer bir tabloyla karşı karşıyayız. Anne babamızla kurmuş olduğumuz ilişki, anne-babamızın birbiriyle ilişkisi, güvenli bir ortam, sevgi, şefkat yokluğunda büyümüş olmanın izi fazla kalır. Ve bir şekilde bu yarayı iyileştirmek için kendimize fırsat vermezsek kaşıyıp kaşıyıp kanatmaya devam ederiz. Yani aynı acıları tekrar tekrar kendimize yaşatırız.

    Deniz’in ilk bölümde sahilde söylemiş olduğu şu cümle aslında basit gibi dururken içinde ne çok anlam taşıyor diye düşünmeden edemedim… Bence dizideki olay örgüsünü tek bir cümleyle özetlemek gerekirse tam olarak bu olur diye düşünüyorum.  “Bütün boktanlıklarımızın sebebinin ailemizin boktanlıklarından olması ne kadar boktan di mi?”

    Aslında birbirine sevgi bağıyla bağlı bir çiftin geçmiş travmaların etkisiyle ve gerek anne-babamızın ilişkisi gerek anne ve babamızla kurmuş olduğumuz ilişki dinamiğinin yetişkinlikteki romantik ilişkilerimize etkisini aktaran anlamlı bir dizi olduğunu düşünüyorum. İleriki bölümleri de izlemek için sabırsızlanıyorum.

    Bireysel Danışmanlık, Çift Danışmanlığı ile alakalı paylaşımlarımı instagram hesabımdan ulaşabilirsiniz.

    Gaziosmanpaşa, Küçükköy, Eyüp ve çevresinde danışmanlık hizmeti almak için benimle iletişime geçebilirsiniz.